Ölümlü trafik kazaları, hem mağdurlar hem de sanıklar açısından oldukça ciddi sonuçlar doğuran ve hukuki sürecin dikkatle yürütülmesi gereken olaylardır. Trafik kazası sonrasında ölüm meydana geldiğinde, şüpheli hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca soruşturma başlatılır. Bu süreç, kazanın oluş şekli, kusurlu tarafların belirlenmesi ve cezai sorumluluğun tespiti açısından önemli adımları içerir.
Soruşturma Süreci
Ölümlü trafik kazası sonrası savcılık, olayın aydınlatılabilmesi için çeşitli adımlar atar. İlk olarak, savcılık, mümkünse olay yerine trafik bilirkişisiyle giderek gerekli incelemeleri yaptırır ve bilirkişiden kazaya karışan tarafların kusur durumuna ilişkin rapor talep eder. Ayrıca, kazaya karışan araçlara, Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde şerh konulabilir. Bu şerhin amacı, kazanın meydana gelmesinde araçlardaki teknik bir arızanın etkili olup olmadığını tespit etmektir.
Savcılık, soruşturma sürecinde toplanan tüm raporları inceleyerek dosyayı tamamlar. Ardından, elde edilen deliller ışığında iddianameyi hazırlayarak, dosyayı görevli mahkemeye gönderir.
Görevli Mahkeme
Asliye Ceza Mahkemesi, ölümlü trafik kazalarının yargılanmasında görevli mahkemedir. Ancak, kazada birden fazla ölüm meydana gelmesi ya da ölümle birlikte bir veya daha fazla kişinin yaralanması durumu söz konusu ise, görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Bu durumda, mahkeme, kazanın sonucuna göre suçun ağırlığına göre farklı bir yargılama süreci işletir.
Eğer ölüm dışında yaralanmalar da meydana gelmişse ve yaralanan kişiler, soruşturma aşamasında şikayetlerinden vazgeçerse (bilinçli taksir yoksa), görevli mahkeme değişebilir ve iddianame asliye ceza mahkemesine hitaben yazılır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin verdiği kararlar doğrultusunda, bu tür durumlar netleşmiştir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2010/254 K. 2011/31 T. 05.04.2011; Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2018/435 K. 2020/1305 T. 10.02.2020).
Kovuşturma Aşaması
Kovuşturma aşamasında, mağdurların (müştekilerin) beyanları önemlidir. Müştekilerin ikamet adreslerine göre ilgili mahkemelere talimat yazılır ve beyanları alınır. Eğer müştekiler mahkeme yargı çevresi içinde bulunuyorsa, mahkeme bizzat tarafları dinleyecektir.
Mahkeme, olayın aydınlatılması amacıyla yerinde keşif yapabilir ve gerek görmesi halinde bilirkişi raporu aldırabilir. Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi durumunda, dosya Adli Tıp İhtisas Dairesi’ne gönderilebilir. Ancak, raporun geçerliliği ve gerekliliği konusunda nihai takdir yetkisi tamamen mahkemeye aittir.
Mahkemenin Kararı
Dosya tamamlandığında, mahkeme kanunda belirlenen cezai sınırlar içerisinde bir hüküm verir. Ceza, suçun niteliği, kazanın oluş şekli ve sanığın kusur durumu göz önünde bulundurularak belirlenir. Mahkeme, kanunda yer alan cezaların alt ve üst sınırları arasında, olaya uygun bir ceza tayin eder.
Sonuç
Ölümlü trafik kazalarına ilişkin yargılama süreci, dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde yürütülmesi gereken bir süreçtir. Hem sanık hem de mağdur haklarının korunması, delillerin doğru şekilde toplanması ve hukuka uygun bir karar verilmesi açısından bu süreç, her aşamada titizlikle izlenmelidir. Trafik kazalarına ilişkin yargılama sürecinde, ceza hukukunun genel ilkeleri ve yerleşik yargı kararları ışığında, her somut olayın özelliklerine göre kararlar alınmaktadır.