Müsadere yaptırımı, yeni suçların işlenmesini önleme amacını taşıyan bir güvenlik tedbiridir. Ancak, diğer güvenlik tedbirlerinden farklı olarak, sürekli devam eden bir niteliğe sahiptir. İki tür müsadere bulunmaktadır: eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi.
Müsadere yaptırımı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmıştır. Buna göre:
“İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.”
Güvenlik tedbiri olarak düzenlenmesinin bir sonucu olarak, müsadereye hükmedilebilmesi için bir suçun işlenmiş olması gerekir. Ancak, bu suç nedeniyle kişi hakkında cezaya hükmedilmesi şart değildir.
5607 SAYILI KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU’NDA DÜZENLENEN MÜSADERE KURUMU
GENEL OLARAK
Müsadereye ilişkin düzenleme, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 13. maddesinde yer almaktadır. Buna göre:
“Bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması ya da naklinin bu aracın kullanılmasını gerekli kılması.
c) Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye’ye girmesi veya Türkiye’den çıkması yasak olan ya da toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.”
Etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının düşmesine karar verilmesi, suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
NAKİL ARACININ MÜSADERESİNE İLİŞKİN ŞARTLAR
5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi incelendiğinde, 5237 sayılı TCK’nın 54 ve 55. maddelerinde yer alan müsadere hükümlerine atıf yapıldığı ve nakil aracının müsadere edilebilmesi için ek şartlar getirildiği görülmektedir.
1. Araç Sahibinin İyi Niyeti:
Genel hükümlere göre, müsadere için ilk incelenmesi gereken husus, aracın kime ait olduğudur. Eğer araç iyi niyetli bir üçüncü şahsa aitse, suçta kullanılsa dahi hakkında müsadere kararı verilemez.
2. Suça Tahsis Edilme:
Nakil aracının suçun işlenişine tahsis edilip edilmediği değerlendirilmelidir. Tahsis kavramı sürekliliği ifade eder. Suçun işlenmesine tahsis edilmiş bir aracın suçta kullanılmış olması gerekmez. Yargıtay, aracın “aynı veya başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığını” araştırmayı mahkemeler için zorunlu görmektedir. Tahsis tespit edilirse, orantılılık ilkesine uygun şekilde müsadere kararı verilmelidir (Yargıtay 7. CD, 14.02.2022, E. 2021/30521, K. 2022/2519).
3. Elden Çıkarılan Araçlar:
Suçta kullanıldığı tespit edilen ancak elden çıkarılan araçlar için, aracın değeri oranında para müsaderesi kararı verilebilir (Yargıtay 7. CD, E. 2015/12462, K. 2019/6342, 05.02.2019).
Kaçak Eşya Taşınmasında Müsadere Şartları
5607 sayılı Kanun’a göre nakil aracının müsadere edilebilmesi için genel şartların yanında, aşağıdaki üç durumdan birinin gerçekleşmesi yeterlidir:
- Gizli Tertibat Kullanımı:
Kaçak eşya, suçun işlenmesini kolaylaştıracak ya da fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibatla saklanmış veya taşınmış olmalıdır. - Eşyanın Miktar ve Hacim Açısından Yoğunluğu:
Kaçak eşya, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını ya da ağırlıklı bölümünü oluşturmalıdır. Örneğin, Yargıtay’a göre kaçak eşyanın taşıma kapasitesinin en az yarısını veya tamamını oluşturması durumunda nakil aracının müsaderesine karar verilebilir (CGK, 27.03.2012, E. 2011/346, K. 2012/124). - Sağlık veya Çevreye Zararlı Maddeler:
Nakil aracında taşınan eşyanın, Türkiye’ye giriş veya çıkışı yasak olan ya da toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması gerekir.
Orantılılık İlkesi
Yargıtay, nakil aracının müsaderesi konusunda orantılılık ilkesini temel alır. 5237 sayılı TCK’ya göre, suçun işlenmesinde kullanılan eşyanın müsadere edilmesi, ihlal ettiği değere göre daha ağır sonuçlara yol açacaksa müsadere kararı verilmeyebilir. Bu durum, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır (Yargıtay 7. CD, E. 2014/9880, K. 2015/10726, 12.02.2015).
Zula Tertibat ve Orijinal Yapı Ayrımı
Yargıtay’a göre, “zula” nakil aracında yaptırılmış, kolluk denetimini aşmaya yarayan gizli bölme veya tertibat olarak tanımlanır. Ancak aracın orijinal yapısından kaynaklanan ya da görünür şekilde yapılan eklemeler, gizli tertibat olarak değerlendirilemez. Örneğin, yakıt deposu, bagaj veya stepne boşluğu bu kapsamda değildir (YCGK, 24.03.2015, E. 2014/64, K. 2015/64).