Genel Olarak
Ceza muhakemesi sürecinin amacına uygun yürütülebilmesi ve hükmün infaz edilebilmesi için soruşturma ve kovuşturma evrelerinde şüpheli veya sanık hakkında koruma tedbirleri uygulanmaktadır. Ancak bu tedbirler, temel hak ve özgürlüklere doğrudan müdahale niteliğinde olduğu için kanunda ayrıntılı şekilde düzenlenmiş ve belirli şartlara bağlanmıştır.
Bu şartların gerçekleşmemesi durumunda, kişilerin özgürlük ve güvenlik hakları başta olmak üzere temel hak ve hürriyetleri ciddi şekilde ihlal edilir. Türkiye’de, hukuka aykırı olarak koruma tedbirine maruz kalan bireylerin uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini için yasal yollar öngörülmüştür. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 141. maddesi, suç soruşturması ve kovuşturması sırasında uğranılan zararların devletten talep edilebileceğini hükme bağlamaktadır.

Bu bağlamda;
- CMK 141. maddesi tazminat nedenlerini,
- CMK 142. maddesi tazminat talebinin şartlarını ve yargılama usulünü,
- CMK 143. maddesi tazminatın geri alınmasını gerektiren halleri,
- CMK 144. maddesi ise tazminat isteyemeyecek kişileri düzenlemektedir.
Dava Açma Usulü
Haksız koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açma hakkı, doğrudan hakkında tedbir uygulanan kişilere aittir. CMK 142. maddesi, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay içinde ve her hâlükârda kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceğini belirtmektedir.
Dava bir dilekçe ile açılır ve dilekçede;
- Açık kimlik ve adres,
- Zarara yol açan işlemin detayları,
- Zararın niteliği ve miktarı,
- Destekleyici belgeler bulunmalıdır.
Tazminat davalarında davalı Hazine olup, dava açıldıktan sonra mahkeme, dilekçe ve eklerini Hazine’nin yargı çevresindeki temsilcisine iletir. Hazine temsilcisine, beyan ve itirazlarını 15 gün içinde yazılı olarak sunma hakkı tanınır. Ayrıca, mahkeme duruşmalı karar vereceğini ve tarafların duruşmaya gelmemeleri hâlinde yokluklarında hüküm tesis edileceğini bildirir.
Maddi ve Manevi Zararın Belirlenmesi
CMK 142/6. madde, tazminat miktarının belirlenmesi sürecinde mahkemenin gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya yetkili olduğunu belirtmektedir. Uygulamada çoğunlukla ağır ceza mahkemesi heyetinden bir üye, naip hâkim olarak görevlendirilerek ilk incelemeleri yapmaktadır.
Maddi Tazminat
Maddi zararın tespiti için bilirkişi görevlendirilmektedir. Genel olarak bilirkişiler asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapmakta ve mahkemeler de çoğunlukla bu miktarı esas almaktadır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2022/9313 K. 2023/884 T. 21.03.2023: “Mahkemece hüküm kurmaya yeterli araştırmanın yapıldığı ve asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.”
Manevi Tazminat
Manevi tazminat miktarı belirlenirken aşağıdaki kriterler dikkate alınmaktadır:
- Davacının sosyal ve ekonomik durumu
- Üzerine atılı suçun niteliği
- Tutuklanma süresi
- Olayın gelişim şekli
- Tazminat davasının kesinleşme tarihi
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2021/10046 K. 2023/3391 T. 26.09.2023: “Manevi tazminat, hak ve nesafet ilkelerine uygun olmalı, makul bir miktar olarak belirlenmelidir. Ancak, tazminat miktarının belirlenmesinde emsal uygulamaların altında bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir.”
Davanın Kabul veya Reddedilmesi Hâlinde Vekâlet Ücreti
Davanın tamamının reddedilmesi durumunda, ağır ceza mahkemeleri için belirlenen asgari tarife üzerinden maktu vekâlet ücretine hükmolunur.
Davanın kısmen kabulü hâlinde ise reddedilen kısım üzerinden nispi vekâlet ücreti ödenmez.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2007/2 K. 2007/63 T. 13.03.2007: “Haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, davalı lehine avukatlık ücreti ödenebilmesi ancak ve sadece davanın tamamen reddi hâlinde mümkündür.”
Sonuç
Haksız koruma tedbirlerine maruz kalan bireyler, uğradıkları maddi ve manevi zararların giderilmesi için CMK 141 ve devamı maddeleri uyarınca devletten tazminat talep edebilirler. Tazminat miktarının belirlenmesinde, haksız tutuklama süresi, kişinin ekonomik ve sosyal durumu, olayın gelişim şekli ve yargılamanın sonuçları dikkate alınmaktadır. Bu tür davalarda süreci doğru yönetmek, hak kayıplarının önüne geçmek için oldukça önemlidir.